Hakkını Vermeliyim Güzel Urla

Bir önceki Urla deneyimine dair yazım bir seyahat yazısı olmadığından, farklı bir bakış açısıyla yorumlamıştım. Güzel Urla’nın hakkını vermek isterim, özellikle de bağ yolu ile adeta parlamaya başlamış bir yıldız gibi diyebilirim.

Bizi bilen bilir, eşimle bir seyahate gidiyorsak öncesinde kaçırmak istemediğimiz yerleri açık kapalı günlerini saatlerini bile çalışırız. Sonrası nasip kısmet tabi. Günün sonunda görmeyi tercih etmediğimiz bir yer için, bile isteye onu değil şunu tercih ettik der pişmanlık duymayız.

Urla üzerine iyi çalıştığımız bir seyahat değildi. Bölgeden bağımsız başka programlarımız olması sebebiyle ve biraz da hava koşullarından sebep, olduğu kadar diye çıktık yola.

Alınmış en doğru kararlardan birisi konaklama için (özellikle Can ile olunca) airbnb’den bulduğumuz bir bağ evinde kalmak oldu. Çizmeleri ayağında özgürce çamur içinde gezinmesi, bahçeyi sulaması, kedilerle oynaması, kırıldı döküldü derdi olmadan ve en önemlisi covid kaygısı taşımadan kendi halinde takılması benim için yeterli güzellikteydi. Sonuçta o özgürse biz de özgürüz demekti. 🙂 Diğer taraftan bir hizmet alma gayesi ile kahvaltı saatini yakalamak yerine, canımız çektiyse dışarda yeriz, hava yağmurlu değilse bahçede, o da olmazsa şömine karşısında yeriz fikri oldukça cezbediciydi. Kesin tavsiye edebilirim. Eğer beklentiler lüks kademede hizmet almak değilse tabi.

İlk gün Can için olsun dedik ve içinde ata da binebileceği Rahatla Urla’ya gittik. Can yağmurlu havaya rağmen kendince bahçenin, atların ve mekânın tadını çıkarttı doğrusu. Hatta pizzasının bile diyebilirim. Bizim için çok iyiydi diyebileceğimiz bir yer değildi, çünkü yemeklerimizi sipariş ettiğimizde atlara binme seansı başlamıştı ve soğuk yemek zorunda kaldık, pek bir tat alamadık. İlk kez zeytinyağında pişmiş patates kızartması yedik ve o da soğuduğu için bu da ne böyle dedik. Ancak sağ olsunlar farklı olduğunu anlatarak, yeniden sıcak halde getirdiler. Ama o da alıştığımızın dışında pek de ısınamadığımız bir tat oldu. Genel olarak güleryüzlü bir mekân sanırım güzel havalarda daha fazla tadı çıkartılabilir.

Akşama bağ evine arkadaşlarımız gelecek ve mangal yakılacak, hem rakı hem şarap aynı anda bir masa kuracaktık. Öğleden sonra eve varmak üzereyken bir anda yağmur şimşek fırtına başladı ve hem program geç başladı hem de mangal iptal oldu. Biz de rotayı şömineye çevirdik ve masayı şömineye karşı kurduk. Gece iki bebeye rağmen oldukça keyifli ve uzun oldu. Hatta hiç beklemediğim doğum günü pastam bile çıkageldi, sağ olsun. 🙂

Gece geç bitmesine rağmen sabah erkenden, İzmir yollarına düşüldü. Orçun Bornova tarafında konferansa ben de uzunca zamandır bir türlü fırsat yaratamadığım eski iş arkadaşlarımla görüşmeye gittik.  Oğlum sağ olsun müsaade etti ve keyifle tadını çıkarttık buluşmanın. O gün Can’ın da uykusunun gelmesi sebebiyle yemek işini İzmir’de hallettik ve eve şöminenin tadını çıkartmaya  gittik. Şöminemiz yandı, yine bağ evinin tadı şarap peynir eşliğinde çıkarıldı.

Ve evet son gün, doğum günüm ve Urla’nın tadını çıkartma vakti gelmişti. Pazartesi günleri mekanların hepsi açık olmadığından bizim de gözümüze samimi hissettiğimiz sahildeki Denizaltı restoranda kahvaltı ettik. Gayet yeterli ve güzel ancak merak edenler için ortalamanın da üstünde fiyatlandırması vardı. Sahilde biraz yürüyüş ile kahvaltı seansını kapattık.

Pazartesi günleri mekanların kapalı olması, Od Urla’nın da kapalı olması demekti. Bizim doğum günü yemeği planı orasıydı. Ancak gecenin sonunda fark edecektik ki bizim için doğru seçim Manej Restoran olacaktı.

Ve vakit, günün geri kalanını hiç boş geçirmemek için Urla Bağ Yolu gezisine çıkma vaktiydi.

Urla Bağ Yolu ve Şarap Tadımı

Elimizde hem Haki Ev’in ev sahibi Emre Bey’in paylaştığı, hem de benim aceleyle çıkarttığım iki liste vardı. Başladık aramaya ve şu soruları sormaya; Tadım var mı? 3 yaş çocuğu gelebiliyor mu? Restoran açık mı? Akşam için rezervasyon alıyor musunuz? Malum tadım yasak diye biliyoruz ancak bu durum tamamen tesisin lisansına bağlı olarak değişiyormuş. Önceden rezervasyon yaptırmak önemli. Özellikle yoğun dönemde rezervasyonsuz gitmeyi denemeyin derim.  

Tadımla ve bağ yolu ile ilgili deneyimize geçmeden önce kısaca bahsetmem gerekirse, Urla uzunca yıllar hakkının yendiğini hissettiğim bir bölge gibiydi. Düşünün ki şarap için dünyaca bildiğimiz en iyi şarap üreticilerinin olduğu Fransa’ya bile şarapçılık bu bölgeden ithal edilmiş. Fransa’yı zamanında butik şarapçılık ön plana çıkarmış, şimdi Urla’da da benzer bir yol izleniyor gibi. Şarap üreticileri kendi bağlarında yetiştirdikleri üzümlerin şaraplarını yapıyorlar. Her sene kendini yenileme iyileştirme fırsatını yakalıyorlar. Kendi atmosferlerinde restoran hizmeti sunuyor ve aslında bölgeyi gastronmik açıdan da geliştiriyorlar.

Yol haritası aşağıdaki gibi ve biz bunlardan Limantepe, Urlice, Mozaik, USCA, MMG, Urla Bağevi, İkidenizarasıve Perdix’i aradık. Manej’e de akşam yemeği için rezervasyonumuzu yaptırdık.

Urla Şarapçılık en büyük olan üretici diğerleri oldukça butik üreticiler, üretilen şaraplar kısıtlı. Burada uygun atmosferde tadım yaparak şarap alabilmek de oldukça kıymetli.  Ulaşabildiğimiz ve rezervasyon yaptırabildiğimiz ise Urlice ve Perdix olduk. Urlice çocuk almıyor tadım alanına, biz de Orçun ile sırayla tamamladık bu işi. O önce girdi biz Can ile bahçede minik bir yavru köpek ile epeyce ahbap olduk, restoran alanına ait olan bağlara karşı bahçede vakit geçirdik. Urlice’de bağlar hiç sulanmıyor, tamamen doğal sulama sistemi varmış yani yer altı sularıyla besleniyor üzümler. Bir diğer özelliği de doğal mahzene sahip olmasıydı. Kısa bir tadım süreci oldu diyemem ama ayakta tadım yaptık ve direk alışveriş üzerine tadım tadındaydı diyebilirim. Sorularıma gayet net yanıt aldığım bir tadımdı.

3 ayrı kırmızı şarap tattık, tadım ücreti merak edenler için kişi başı 30 tl’ydi. Pembe şarapları da da vardı ama bizim alanımıza direk girmiyordu. Orçun ile her zaman ortak seçim yapmasak da burada ikimiz Merlot seçtik.

Perdix’e doğru yol alırken diğer üreticilere de en azından dışardan göz atalım dedik. Şarapçılarda dışarıdan görüntü gerçekten bir bağ evi ve etrafında bağları şeklinde. O kadar samimi ve güzel ki. Tabi mimari olarak profesyonellikten bahsetmiyorum. Özellikle Urla Şarapçılık büyüklüğü yapısı ve peyzajı ile dışarıdan oldukça ilgi çekiyordu. Büyük bir emek ve yatırım olduğunu hissettiriyordu.

Perdix’e vardığımızda restoran mimarisi ve şıklığı ile benim gönlümü çalmıştı. İçeri girdiğimizde profesyonel karşılama ve hazırlık ile tamam dedim aradığım tadım başlıyor. Bilgi birikimi ve iletişimi ile beni etkileyen sommelier Yağmur Hanım ile profesyonelliği bir kez daha hissettim. Tadım masası hazırlandığında oğlumuz da şansımıza öğle uykusuna daldı. Sanırım sohbet ile de birlikte bir buçuk saati geçkin bir deneyim oldu. Tadım için iki beyaz, bir pembe ve dört kırmızı şarap ile toplamda yedi farklı şarap hazırlanmıştı. Parmesan ve gouda peyniri de eşlik etti. Tadım ücreti merak edenler için 150 tl. Burada biz iki kişi bir tadım paketi almayı tercih ettik, onlar da stratejik midir bilmiyorum ama özellikle daha da az şarap koydular kadehlere. 🙂

Aslında ilk kez bu kadar şarabın üzümleri hakkında ve hangi usulle üretilmeleri halinde ne ismi aldıklarına dair de bilgi edinme fırsatım oldu. Oldukça değerli bilgiler edindik.

Beyaz ve pembeler arasında aklımda kalan en belirgin tat Perdix Bornova Misketi’ydi.  Ama daha öncede bahsettiğim gibi biz genelde kırmızıya yöneliyoruz. Tercihimiz bu defa Orçun ile tam çakışamadı ama uzlaştık.:) Tercihimizi Cabernet Sauvignon, 2019 ve Merlot, 2019’dan yana kullandık. İçilmek için güzel bir zamanı bekliyorlar.

Ve Perdix’ten çıkarken düşünmeye başlamıştım bile, bir daha ne zaman buraya gelecek ve istediğim şarabı yanında eşlik edecek yemeği ile içecektim.

Akşamı doğum günü yemeğimi de Manej restoranda yedik. Oldukça güleryüzlü bir ekip bizi karşıladı ve hizmet sağladı. Teşekkürler sevgili eşim, güzel bir seçimdi. @orcunbaslak Restoranda bizden başka kimse yoktu ve Can’ın yükselen enerjisinde bizi bu durum epey kurtardı. Şarap olarak bu defa Urla Şarapçılığın şaraplarından Tempus’u denedik ve gayet memnun kaldık. Yemekler servisi konusunda hem hızlı hem de çözüm odaklılardı. Hava şartları pek iyi olmadığından aslında dış alanı çok iyi görünürken biz tadını çıkartamadık. Fotoğraflarımız da o sebeple iç alandan.

Sözüm o ki Urla özellikle şarap seviyorsanız bağ yolunda gezerek birkaç gün geçirebileceğiniz müthiş bir yer, tavsiye ediyorum.

Can’ın bağ evindeki özgürlüğü

Rahatla Urla’dan kareler

Urla Bağ Yolu Haritası

Can Urlice bahçesinde

Can Urlice bahçesinde yavru köpekle oynarken



Perdix’ten kareler

Ve Manej’de doğumgünü yemeğimden.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir